22 Mayıs 2010 Cumartesi

NEFESİ KOKUN OLACAK BİRİ

onca kişi arasında yalnız olduğunu hisseder insan bazen..
böyle hisseder çünkü hep bir yanı eksiktir diğerlerine göre..
ve herkesin içinde yapayalnız olduğunu bilmek kahreder insanı aslında..
daha özel birisini ister yanında..
daha yakın ayrıca..
...ne bir dost, ne bir kardeş gibi değil..
sevgi gibi, aşk gibi..
baktığında içinin titreyeceği,her zaman yüzünü güldüreceği,
sonsuzluğu,öğretebilecek biri hani..
ağladığında ağlayacak,düştüğünde elini uzatacak,
nefesi,kokun olacak biri hani..
ve birgün bırakıp,giderken seni,
ağlatmayı değil,gülümsetmeyi başarabilecek biri hani..

askerlik bir düşse şafak 368 :(

hergün yerni bir plan yapıyoruz aşkımla hayatımıza dair gerçi biraz varsayım ama o bile mutlu ediyor tek amaç bir an önce kavuşmak

EŞLER BİRBİRNİN ELBİSESİDİR...

Eşleri birbirlerinin elbisesi !!!
“Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.”
Bakara 187
RABBİMİZ, Kur’ân’da eşleri birbirlerinin elbisesi olarak tarif eder. Bizim fıtratımızı bizden iyi bilen Rabbimizin eşleri elbiseler diye tarif etmesi, hiç şüphesiz, sonsuz manalar içeriyor olmalı. “Elbise”nin anlamı ve çağrıştırdıkları üzerinden eşimizi anlamaya çalışabilir miyiz?:
Başkalarına elbisenizle görünürsünüz. Elbisenizin temizliği, sağlamlığı, rengi ve şıklığı dışarıya verdiğiniz mesajdır. Elbisenizin güzelliği ile kendinizi önemsediğinizi ve önemli olduğunuzu ifade edersiniz. Kirli, pejmürde, dağınık, sökük, yırtık bir elbise kendinize değer vermediğiniz anlamına gelir. Şu halde, “Elbisemden bana ne?” deme hakkınız yoktur. Kendinizi elbisenizle tanıtırsınız; o kimliğiniz olur, kişiliğinizi ortaya koyar. Elbisenizde olabilecek her türlü kusur, size mal edilir; kişiliğinizden kaybettir.
Eşiniz de sizin başkalarına göründüğünüz kimliğinizdir. Onu yıpratırsanız, bakımını ihmal ederseniz, perişan hâle getirirseniz, önce kendinize zarar vermiş olursunuz. Kişiliğini kaybeden, özgüvenini yitiren, değer verilmeyen bir eş, sizin kendinizi böyle bir eşle yaşamaya mahkûm ettiğinizin göstergesidir. Bu da sadece eşinizi değil, kendinizi de önemsemediğiniz anlamına gelir.
Elbiseniz ayıplarınızı örter. Çıplak gezmek kadar utandırıcı bir şey yoktur herhalde… Şükür ki elbise sizi hem güzelleştirir, hem de bedeninizin saklamanız gereken kısımlarını örter. Bir bakıma sırdaşınızdır elbiseniz; en gizli saklı yerinize dokunur ama başkasına göstermez. İç yüzü çıplaklığınızı görür ama dış yüzünde bunu kimseye belli etmez. Hiç ummadığınız bir zamanda sökülüveren yahut içindekini gösteren bir elbise ayıplarınızı sergiler, sizi mahcup eder.
Eşler de birbirlerinin kusurlarını örtmek için vardır. Eşlerin kusur ve ayıpları, hata ve zaafları birbirine açıktır. Eşiniz, sizin hakkınızda başka kimsenin bilmediklerini bilir, sizde başka kimsenin görmediklerini görür. Elbette, bir “elbise” yahut “örtü” olarak, bu ayıpları ayıplamak için değil, örtmek, saklamak, ortadan kaldırmak için yanınızdadır. Eşinizin hata ve kusurlarını küçültüp saklamak yerine, daha da büyütüp ortaya çıkarmaya çalışıyorsanız, siz “elbise” değilsiniz. Bu yüzden eşinizi kimseyle kıyaslamayın; çünkü başkalarını sadece elbiseleri üzerinden görürsünüz; başkalarının elbiselerinin bildiğini bilemezsiniz.
Elbiseye siz değer katarsınız. İçine bir insan girdiğinde değer kazanır elbiseler. Hiçbir elbise paketinde kalsın diye dikilmez. Onu değerli kılan, bir insan bedenine uygun olması, bir insan tarafından giyilebilir olmasıdır. Bir başka deyişle, insan elbiseyi giyindiğinde, elbise de insanı giyinir. İçinde insan olan bir elbise adeta konuşur, işitir, görür, düşünür. Kendisinde kişilik olmayan bir insanı çok güzel bir elbise kişilik sahibi etmez. Elbise üzerinden sarkar, her haliyle o insana fazla geldiğini söyler.
Çoğunlukla “iyi” ve “ideal” bir eş ararız. Bu arayış kendimizin bu “iyi” ya da “ideal” eşe, “iyi” ya da “ideal” bir eş olup olamayacağımız detayını gözden kaçırtır. İyi bir elbiseyi giyinince, adam olunmayacağı gibi, iyi bir eş bulununca da, iyi bir evlilik garantisi yoktur. Öncelikle bu “iyi” eşe, “iyi” eş olmanız gerekir. Sonra da iki “iyi” eş olarak “iyi” bir ilişkiyi sürdürmenin ve geliştirmenin yollarını aramanız gerekir. Eşler birbirlerinin elbisesidir; yani birbirlerini giyinirler. Aralarındaki uyum onların ilişkilerinin şıklığı için vazgeçilmezdir. Eşiniz de elbiseniz olduğuna göre, sadece onu giyinmekle değer kazanacağınızı düşünmeyin. Elbiseye sizin de katacağınız bir şeyler vardır. Ona göre yürümesini, ona göre durmasını, ona göre davranmasını bilmeniz gerekir.
Elbise sizi korur. Elbisenin örtme fonksiyonuna ek olarak koruma fonksiyonu da vardır. Elbise soğuktan, aşırı sıcaktan, kir ve tozdan vs. korur. Canınızı ve teninizi tehdit eden şeyler karşısında, elbisenize daha sıkı bürünmeniz gerekir. Aksini yapıp böylesi tehditlerden elbisenizi sorumlu tutmanız haksızlık ve akılsızlık olur.
Hayatımız pürüzsüz ve sorunsuz değildir; eşler arasında soğukluğa sebep olabilecek sayısız sorun çıkar. Çünkü hayatı olduğu gibi, olumsuzlukları da içinde olacak şekilde paylaşmaya söz verdiniz. Bu durumda, eşinize olan sevginizin ve bağlılığınızın sorunlar ortaya çıkınca yitirilmesi değil, artması gerekir. Sorunlara karşı birbirinizi desteklemek üzere bir aradasınız. Çıkan her sorunun çözümü olarak boşanmayı düşünmek, dahası sorunlara evliliğin yol açtığını düşünmek, üşüyorum diye elbiseyi üzerinizden atmaya benzer. En çok o zamanlarda lazımdır size elbiseniz; yani eşiniz. Birbirinize sıkıca sarılmadığınız sürece gelen ilk rüzgâr elbisenizi üzerinizden sıyırıverir; eşinizle uzaklara düşersiniz.


HOŞUMA GİTTİ ÇOK ANLAMLI

MASKELİ İNSANLARI SİLDİM DEFTERİMDEN

Ben maskeli insanları sildim defterimden. Olsun, yalnızlık da hoştur.. geceye ve yalnızlığa alıştırırsan kendini, kendini beğenmiş insanlardan kaçarsın. Ve dua, üç öğün aşın, ekmeğin ve hatta aşkın olur, aşkın. Seni dünyaya bağlayan en güçlü bir bağ olur. Bunu yaşarsın. Az konuşur, az uyur, az yer, çok düşünür, çok okursun. Bunu sıra dışı olmayanlar bilemez. Belki sen de bilemezsin. Sana dostum diyorsam, bilmelisin. Bunca insanlardan süzülüp bana gelmişsen, en sevecen, en riyâsız ve en içten yüzünle. Kuşları kıskandıracak bir edayla, bana sitem edişini...... neyse, her şeyi söyletme bana..

HAFTA SONU :(

HAFTA SONLARINI SEVMİYORUM YALNIZLIĞIMI DAHA ÇOK HİSSETTİĞİM GÜNLER ONUN İÇİN DIŞARI ÇIKMAK İSTEMİYORUM TEK BAŞINA BİR ANLAMI YOK BİRDE ÇİFTLERİ GÖRÜNCE DAHA KÖTÜ OLUYORUM EVDE OLUNCADA ARAYACAKMI NE YAPTI DİYE DAHA KÖTÜ OLUYORUM NE BİLİYM BİRDE ACEMİLİĞİNDE SON 1 AY HER PAZAR BEN İNTERNETTE GÖRÜŞÜYODUK SABAH ÇIKIYODUM 4-5 GİBİ DÖNÜYODUM ZAMAN GEÇİYODU ŞİMDİ ZOR OLACAK AMA BUNADA ALIŞIRIZ HERHALDE 2 2,5 AY ÇARŞIYA ÇIKAMAZMIŞIM DEDİ BİLMİYORUM NASIL DAYANACAK BALIKESİRDEYKEN BİR HAFTA ÇARŞI YOK FALAN DEMİŞLERDİ KRİZ GEÇİRECEKTİ NEREDEYSE İLK HAFTA SONU BU HAFTA GİTTİĞİ HAFTAYI SAYMAZSAK BAKALIM ŞAFAK 368 51 HAFTA KALDI 3-4 AYI GEÇİRSEYDİK SONRASI ALLAH KERİM BAŞINDAKİLER GİTSEYDİ RAHATLARDI BAKALIM ÖYLE İŞTE